26 Haziran 2014 Perşembe

Yazar OOR Turkey | Kategori : , , , , , , , , , ,
Kaldığımız yerden devam! ^_^

-Filmde yabancı hayranların Japoncayı anladığı kısımlar var. Coşkuları açısından bu durumu etkileyici buldum, Japonya’da canlı yayın izlemekle farkı yokmuş gibiydi.

Taka: Alandaki atmosfer ve his oldukça farklıydı. Olduğumuz yerden çıkıp sahnede durduğumda şunu düşündüm; ‘Burası cidden Japonya değil’. Yalnız canlı performansımız sırasında tüm kitle şarkılarımızı ezberlemişti ve dördümüz de her zamanki gibi elimizden geleni yaptık ve tutkularında fark yoktu. Ayrıca ortamın müthiş olduğunu düşündük.

-Paris’te ekipman sıkıntısından dolayı konserin ertelenmesi ve Malezya’da ise mekan sahibinin grubun hatası olmasa da sinirli olması. Japonya’da hiç tecrübe etmediğiniz sıkıntılar bunlar, filmde de yayınlandı.

Taka: Doğru. Bu tip durumlar tamamen başka şeylerdi. Biraz gruptan bahsedecek olursak, soğuk algınlığına tutulmayalım diye tüm gücümüzle sanki ‘asla üşütmeyecek bir beden yaratıyoruz’ gibi hissettik. Bu yüzden ‘eğer böyle olursa performans sergileyemeyiz’ şeklinde düşüncemiz olmadı, 'umursama' demeyi tercih ettik. Biz de elimize enstrümanlarımızı tutabileceğimiz kadar, performansımı sergileyeceğimiz bir durumu oluşturmak istedik; ‘Evet, işte gitar! İşte bas gitar! İşte bateri! İşte mikrofon!’

-Yani diyorsun ki, aynı dış ülke tecrübesi yaşayan diğer gruplar gibi, bu dayanıklılığınız olmazsa uluslar arası tur düzenleyemezdiniz. Bu tur boyunca ciddi manada dokunaklı anlar oldu mu?

Taka: Beklendiği gibi kitlenin arasında bir sürü sarışın kız görünce heyecanım tavan yaptı! (:D)

Ryota: Bir sürü hoş kız, değil mi?

-Ve sahneye de iç çamaşırları fırlattılar. (:D)

Taka: Sona doğru çoğu öyle yaptı. Böyle bir hayata doğduğum için minnettarım.  (:D)

Toru: Ama Endonezya, Jakarta’da konser için üstünkörü kıyafetlerimiz vardı. Sıcak sanki yazın ortasındaymışız gibiydi, soyunma odamız da dışarıdaydı ayrıca. Yalnız otele döndüğümüzde odalarımızın klimasından dolayı da kendimizi kışın ortasında buluyorduk. (:D) Buna rağmen konser sırasında performans sergilerken yer sanki göçecekmiş gibiydi.  ‘Şunu düzeltecek bir şey yapsalar’ diye düşünmekten allak bullak olmuştum. Hiçbir şey yapamadık çünkü performansın ortasındaydık ama bir şarkı sırasında görevlilerden birisini çağırdım ve ‘Sahneyle ilgili bir şeyler yapabilir misiniz? Cidden çökeceğini düşünüyorum’ dedim.  Sonra biz şarkıya devam ederken sahnenin altına girip takviye yerleştirdiler. (:D)

Tomoya: Otobüste hareket etmek zor olacak diye düşünmüştüm ama beklenmedik bir şekilde eğlenceli geçti. Banyo yapacak vaktimiz olmadı, biz de sırayla duş aldık. Ardından otobüse döndük, otobüste yataklar vardı ve çok rahattı.

Taka: Teknik olarak sen her yerde uyursun zaten, bir tek otobüsteki yatakta değil. (:D)

Tomoya: (:D) Uyumazsam turu nasıl tamamlarım.

Taka:  Aslında kendisi uçak daha havalanmadan uykuya geçebilen türden bir adam. (:D)

-Bence uzun bir turdaysanız uyku çok önemli. Peki, geçen yıl Avrupa ve Asya turlarınızdan ne tür bir etki topladınız?

Taka:  Hissettim ki küçük de olsa bir adım atıyoruz. Ana taşlarımızı değiştiriyor değildik. Farklı ülkeleri ziyaret ettikçe atmosferin de nasıl değiştiğini anlayacaktık. Bu tecrübeler doğrultusunda bizi şarkı yazmaya iten fikirlerimizin, ilhamlarımızın değişimlerinin dibini görecektik. Bu yılın başından beri, konser için NY ve LA’de bulunduk. Dahası, Mayıs’tan itibaren Toronto ve Kuzey Amerika’da olacağız.  Oldukça ilginç ve etkileyici ve inanıyorum ki bu tur boyunca bir çok şey kazanacağız, öğreneceğiz. Bir süredir Japonya’da canlı performans sergilememiş olmaktan dolayı biraz üzgün hissediyorum ama yine de gerçekleştirecek hayallerimiz var. Esaslı bir tecrübe için, hayallerimizi gerçeğe dönüştürebilmek için düşüncelerimizi harekete geçirmezsek rahatlamayacak bir grubuz. (:D) Japonya'daki hayranlardan biraz daha beklemelerini istiyoruz, anlaştık mı?

-Eveet, Amerika cidden büyük bir kıta, değil mi?


Ryota: Tanıdıklarım bana Amerika’nın çok zor bir yer olduğunu söylemişti. Bu yüzden tüm üyeler spor salonuna mekik dokuyor. Yani dayanma gücümüzü artırıyoruz çünkü her türlü hazırlığımızla bu zorluklara göğüs germek istiyoruz.

*OORer'dan OORer'a :)

16 Haziran 2014 Pazartesi

Yazar OOR Turkey | Kategori : , , , , , , , ,
Merhaba OORer kafilesi!! Flying Postman yayınlarının yaptığı röportajın ilk kısmını sizinle paylaşıyoruz! Sorulara verilen aklı başında cevaplar bizi daha çok ONE OK ROCK'a bağlıyor. İyi okumalar! ^_^


Son zamanlarda popülerliği yabancılar arasında dahi, hızla artan ONE OK ROCK işte burada! Geçen sonbaharda Paris’te başlayıp tüm ay boyunca süren, 11 ülkede ve 12 farklı mekânda ilk Avrupa ve Asya turlarını yapmış oldular. Onların bu adımlarını izleyen ilk ‘Belgesel Film’leri (FOOL COOL ROCK) şu aralarda tiyatrolarda dönmekte. Japonca ve yabancı sanatkarların kliplerini ve Samuray-Kurgu tarzında filmler çeken ve ayrıca bahsedilen belgesel filmin yönetmenliğini üstlenen Nakano Hiroyuki’nin gözünden.. ONE OK ROCK ne tür bir grup?

-Bildiğim kadarıyla ONE OK ROCK’ın ilk yurt dışı konseri 2011’de Güney Kore’deydi. Yalnız yurt dışına gitme arzusu her daim sürdü, değil mi?

Taka: Tam da öyle. Grubun oluştuğu zamana dönersek, NY’a şirketten habersiz bilet almış ve gitmiştim. Grubumuzun hislerinin kapasitesini göz önüne alırsak, faaliyetlerimizi Japonya’yla sınırlamak mantıksız olur diye düşünmekteydim.

-Bu yılın başından beri süren Amerika turunuzun peşinden geldiği Avrupa ve Asya turunuz hakkında konuşacak olursak; bu süreç içinde yurt dışına çıkma motivasyonunuz nasıldı?

Taka: ‘Haydi, yurt dışına çıkalım!’ şeklinde özel bir niyetimiz yoktu. Grubun yol kat etmesinden bahsediyorsak, grubu kurduktan sonra bizim için önemli olanların başında ‘kendi sesimizi oluşturabilme’ vardı, canlı performans sergileyebilmekti sonra da. Sonrasında da ilgi arttıkça canlı performans için uzak yerlere gitmek neden olmasın dedik. Bir nevi, ulaşabildiğimizin ötesine gitmek istedik.

-FOOL COOL ROCK! ONE OK ROCK DOCUMENTARY FILM geçen sene gerçekleştirdiğiniz Avrupa ve Asya turlarınızın tamamını içeren bir belgesel film. Peki, Paris’teki performansınızın ilk gününde ne hissettiniz?

Taka: Duydum ki biletlerimiz satılmış, ama insanlar cidden gelecekler duygusuna kapılmadım. Bu yüzden sanki bir etkinlikte performans sergileyecekmişiz gibi hissettik. Tam aksine, perdeleri aralama şansını yakaladığımızda, hayranların konserden 2 gün önce çoktan sıraya girdiğini gördük. O sahneyi gördüğümüzde çok şaşırdık bir o kadar da mutlu olduk.

-Emin olmak için soruyorum, ONE OK ROCK müziğini henüz yurt dışında yayınlamadı, değil mi?

Toru: Doğru. Japonya dışında yayınlama yapmadık ama millet bizim müziğimizi Youtube veya İnternet aracılığıyla buldu. Böylece ilgilerini çektik ve bizi canlı izlemeye geldiler.

Taka: Tabi ki eğer teklilerimizi veya albümlerimizi yurt dışında yayınlasaydık durum daha farklı olurdu. Yine de, bu alanda, CDlerimizi uluslar arası yayınlamak onların satılacağı anlamına gelmiyor. Youtube ve İnternet her şeyin merkezi haline geldi.  Şunun farkındayız ki; illa ki bir dil engeli olacak, bazı insanlar sözler İngilizce değilse bir anlamı yok diye düşünebilir. Tam aksine, bence Japonca’da Japonca ruhu var. Kim ne derse desin biz Japon’uz. ‘Tam bir batı müziği oldu bu şarkı!’ desek de, yabancılar onu dinlediğinde kulağa farklı geldiğini görecek. Bunda bir denge var. Eğer durum müsait olursa da esnek, havali bir grup olmak isteriz.

-Youtube’a yüklediğiniz bazı video klipleriniz 20.000.000 izlenmeden aşağı değil. Bunun yanında yorum bölümüne tüm dünyadan yorumlar da yazılıyor. Yurt dışı aktiviteleriniz doğrultusunda bu olumlu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Taka: Doğruyu söylemek gerekirse, pek bir şey diyemem. Motivasyonumuz açısından genelde ‘Yurt dışında başarılı olmak istiyorum’dan ziyade ‘Yurt dışında iyi işler çıkarabiliriz!’ dedik. Daha çok ‘Yabancılar şarkılarımızı dinlediklerinde ne hissederler acaba?’ düşündük. Bununla beraber, zihnimizdekilerle şarkıları oluşturduk ve insanların cevapları da şarkılardan doğdu. Bu cevap, bize göre, en önemli şeydi ve yurt dışındaki insanlara müziğimizi neden iletmeye çalıştığımızın ana nedeniydi bence.

-Yabancıların çoğunun Taka’nın İngilizcesi yerli seviyesinde dediğini gördüm ve sen de şarkı sözlerini çok naif telaffuz etmeyi başardın.

Taka: Bildiğiniz mucize. Cidden yerli İngilizcesine sahip değilim. Yurt dışında kayıt yaparken telaffuzumu düzelttim, çünkü şahsen hâlâ kötü olduğumu düşünüyorum.  Yani, hep Batı müziğini sevmişimdir. Pek de bir şey sayılmam, çalışan herkesin yapabileceği bir seviye bence.


* Devamı çok yakında!!