Merhaba OORer kafilesi!! Flying Postman yayınlarının yaptığı röportajın ilk kısmını sizinle paylaşıyoruz! Sorulara verilen aklı başında cevaplar bizi daha çok ONE OK ROCK'a bağlıyor. İyi okumalar! ^_^
Son zamanlarda popülerliği yabancılar arasında dahi, hızla
artan ONE OK ROCK işte burada! Geçen sonbaharda Paris’te başlayıp tüm ay
boyunca süren, 11 ülkede ve 12 farklı mekânda ilk Avrupa ve Asya turlarını
yapmış oldular. Onların bu adımlarını izleyen ilk ‘Belgesel Film’leri (FOOL
COOL ROCK) şu aralarda tiyatrolarda dönmekte. Japonca ve yabancı sanatkarların
kliplerini ve Samuray-Kurgu tarzında filmler çeken ve ayrıca bahsedilen
belgesel filmin yönetmenliğini üstlenen Nakano Hiroyuki’nin gözünden.. ONE OK
ROCK ne tür bir grup?
-Bildiğim kadarıyla ONE OK ROCK’ın ilk yurt dışı konseri
2011’de Güney Kore’deydi. Yalnız yurt dışına gitme arzusu her daim sürdü, değil
mi?
Taka: Tam da öyle. Grubun oluştuğu zamana dönersek, NY’a
şirketten habersiz bilet almış ve gitmiştim. Grubumuzun hislerinin kapasitesini
göz önüne alırsak, faaliyetlerimizi Japonya’yla sınırlamak mantıksız olur diye
düşünmekteydim.
-Bu yılın başından beri süren Amerika turunuzun peşinden
geldiği Avrupa ve Asya turunuz hakkında konuşacak olursak; bu süreç içinde yurt
dışına çıkma motivasyonunuz nasıldı?
Taka: ‘Haydi, yurt dışına çıkalım!’ şeklinde özel bir
niyetimiz yoktu. Grubun yol kat etmesinden bahsediyorsak, grubu kurduktan sonra
bizim için önemli olanların başında ‘kendi sesimizi oluşturabilme’ vardı, canlı
performans sergileyebilmekti sonra da. Sonrasında da ilgi arttıkça canlı
performans için uzak yerlere gitmek neden olmasın dedik. Bir nevi,
ulaşabildiğimizin ötesine gitmek istedik.
-FOOL COOL ROCK! ONE OK ROCK DOCUMENTARY FILM geçen sene
gerçekleştirdiğiniz Avrupa ve Asya turlarınızın tamamını içeren bir belgesel film.
Peki, Paris’teki performansınızın ilk gününde ne hissettiniz?
Taka: Duydum ki biletlerimiz satılmış, ama insanlar cidden
gelecekler duygusuna kapılmadım. Bu yüzden sanki bir etkinlikte performans
sergileyecekmişiz gibi hissettik. Tam aksine, perdeleri aralama şansını
yakaladığımızda, hayranların konserden 2 gün önce çoktan sıraya girdiğini
gördük. O sahneyi gördüğümüzde çok şaşırdık bir o kadar da mutlu olduk.
-Emin olmak için soruyorum, ONE OK ROCK müziğini henüz yurt
dışında yayınlamadı, değil mi?
Toru: Doğru. Japonya dışında yayınlama yapmadık ama millet
bizim müziğimizi Youtube veya İnternet aracılığıyla buldu. Böylece ilgilerini
çektik ve bizi canlı izlemeye geldiler.
Taka: Tabi ki eğer teklilerimizi veya albümlerimizi yurt
dışında yayınlasaydık durum daha farklı olurdu. Yine de, bu alanda, CDlerimizi uluslar
arası yayınlamak onların satılacağı anlamına gelmiyor. Youtube ve İnternet her
şeyin merkezi haline geldi. Şunun
farkındayız ki; illa ki bir dil engeli olacak, bazı insanlar sözler İngilizce
değilse bir anlamı yok diye düşünebilir. Tam aksine, bence Japonca’da Japonca
ruhu var. Kim ne derse desin biz Japon’uz. ‘Tam bir batı müziği oldu bu şarkı!’
desek de, yabancılar onu dinlediğinde kulağa farklı geldiğini görecek. Bunda
bir denge var. Eğer durum müsait olursa da esnek, havali bir grup olmak
isteriz.
-Youtube’a yüklediğiniz bazı video klipleriniz 20.000.000
izlenmeden aşağı değil. Bunun yanında yorum bölümüne tüm dünyadan yorumlar da
yazılıyor. Yurt dışı aktiviteleriniz doğrultusunda bu olumlu durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Taka: Doğruyu söylemek gerekirse, pek bir şey diyemem. Motivasyonumuz
açısından genelde ‘Yurt dışında başarılı olmak istiyorum’dan ziyade ‘Yurt
dışında iyi işler çıkarabiliriz!’ dedik. Daha çok ‘Yabancılar şarkılarımızı
dinlediklerinde ne hissederler acaba?’ düşündük. Bununla beraber,
zihnimizdekilerle şarkıları oluşturduk ve insanların cevapları da şarkılardan
doğdu. Bu cevap, bize göre, en önemli şeydi ve yurt dışındaki insanlara
müziğimizi neden iletmeye çalıştığımızın ana nedeniydi bence.
-Yabancıların çoğunun Taka’nın İngilizcesi yerli seviyesinde
dediğini gördüm ve sen de şarkı sözlerini çok naif telaffuz etmeyi başardın.
Taka: Bildiğiniz mucize. Cidden yerli İngilizcesine sahip
değilim. Yurt dışında kayıt yaparken telaffuzumu düzelttim, çünkü şahsen hâlâ
kötü olduğumu düşünüyorum. Yani, hep
Batı müziğini sevmişimdir. Pek de bir şey sayılmam, çalışan herkesin
yapabileceği bir seviye bence.
* Devamı çok yakında!!
0 yorum:
Yorum Gönder